Green Book: Yeşil Rehber- Gerçek bir dostluk hikayesi
30 Kasım’da vizyona giren Peter Farrelly’in yönettiği Green Book, ırkçılık içeren dram ve komedi filmidir. 1960’lı yıllarda ABD’de yaşayan siyahi, ünlü piyanist Dr. Don Shirley ile İtalyan kökenli Tony Vallelonga’nın arasında geçen gerçek yaşanmış bir dostluk hikayesini anlatıyor.
Film 60’lı yılların başında ABD’de geçiyor. New York gece kulübünde Copacabana’da garson görünümünde para karşılığında yüksek tanınmış kişileri koruyan kişi olarak çalışan İtalyan kökenli Tony “Lip” Vallelonga, üçkağıtçılıkla bir şeyler kazanıp ailesini geçindirmeye uğraşan bir adamdır: kaba-saba, ama iyi yürekli ve kendine göre dürüst.
Dr.Shirley sıradan bir zenci değildir. Üniversite mezunu, çok iyi bir piyanist, klasik müzik eğitimi de var fakat cazı tercih etmiştir. Karakter özellikleri: Otoriter, bilgili, kendi doğruları olan bir tip.
Dr.Don Shirley, bir konser turnesine çıkmayı planlıyor ve yanına hem yardımcısı hemde onu
koruyacak olan biri için şoförlük pozisyonunda bir kadro açıyor. Tony Lip’in de çalıştığı gece kulübü, tadilat dolayısıyla kısa bir ara vermek zorunda kalıyor. Tony bu süreçte işsiz kalıyor. İşsiz kaldığı sürede bir doktorun işçi aradığını duyarak başvuruyor. Ama karşısında bir doktor değil; bu ona verilmiş bir lakap, siyahi bir müzisyen bulur: Dr.Don Shirley. Bir telefonla, şoförlük için doktorun ofisine mülakata çağrılıyor. Görüşme esnasında Tony, hayal kırıklıklarına uğruyor: Dr.Shirley’in bir tıp doktoru olmadığını, müzik ve psikoloji alanında ihtisas yaptığı için bu unvana sahip olduğunu anlıyor ve siyahi insanları sevmediği için bir onunla birlikte çalışmasının zor olacağını hatta rotanın da daha güneyde olmasından dolayı çıkacak sıkıntıları düşünüp, orada reddediyor ve vereceği ücretin iki mislini ister ki onu işe almasın diye. Dr.Shirley ise Tony’deki samimiyeti, dürüstlüğü, cesareti görür ve bu işin ona uygun olduğunu düşünerek ısrar eder teklif ettiği ücreti kabul ediyor. İşin güzel yanı ise, Shirley, gecenin bir yarısı Tony’nin evini telefon ile arıyor. Telefonu Tony açıyor. Telefonun ucundaki Shirley’dir. Telefonu karısına vermesini istiyor. Karısından bu iş için izin istiyor ve karısıda şaşkınlık içerisinde kabul ediyor. Karısının bu seyahate gitmesine izin vermesinin tek bir şartı vardır; ona hergün mektup yazmak. Tony mektup yazmayı bırakın, iki cümleyi bile doğru düzgün kuramaz. Burada devreye yine Shirley giriyor ve gerçek dostluğun temelini böylece atıyorlar.
Tony, evine gelen siyahi ustaların kullandıkları bardakları parmaklarının ucuyla tutup çöpe atacak kadar nefret ediyor zencilerden, siyahi bir patronun emri altında nasıl çalışacağını düşünür ama buna zorunludur çünkü bakmakla yükümlü olduğu ailesi vardır. Tony’nin kaba davranışlarına karşılık, Dr.Shirley’in beyefendi ve kibar tavırlarından ödün vermiyor ve Shirley, Tony’nin inanılmaz kabalığını törpülemeye çalışıyor. Tüm seyahat boyunca karısına hergün mektup gönderme şartıyla karısına yazdığı mektupları zarif birer aşk mektubuna döndürebilecek kadar… Filmin akışını sürükleyen bir kısmı da burası. Çok eğlenmiştim.
Bir insanı tanımanın en iyi şekli onunla yolculuk yapmaktır derler. Her ikisi de önce yola çıkıp, sonra birbirlerine yoldaş oluyor. Filmin afişinde kullanılan turkuaz renginin de bir anlamı varmış; turkuaz açık sözlü, gururlu, yardımsever kişilerin rengi olup değişimi ve dönüşümü temsil edermiş. Yine bu renk, geçmişteki yaşantılardan ders çıkaran, geleceğini o yönde şekillendiren, esnek bir bakış açısına sahip olan kişiler tarafından benimsenirmiş. Bu da küçük bir bilgi olarak dursun.
Yol boyunca onlara eşlik eden bir de kılavuz var, filminde isminden geldiği “green book” yani yeşil rehberde Afro-Amerikalılar için güvenli olan güzergâhları kullanabilmek için “The Green Book” isimli kılavuzdan yardım alırlar. Şoför Tony, güvenli bir yolculuk yapmak adına siyahiler için çizilmiş bu rehberdeki rotaya başvurur. Bu rehberin içinde sadece siyahilerin konaklayabileceği ve yemek yiyebileceği yerler yer alır. Bir otelin hamamında beyaz bir gençle basılıp dayak yerken, yine Tony tarafından kurtarılıyor ve böylelikle Dr.Shirley’in eşcinsel olduğunu öğreniyor.. Filmde dikkat çeken mevzulardan biri de Tony gibi düzensiz yaşayan bir insanın eşine ve çocuklarına sadık olup düzenli bir yuvasının olması imrenilecek bir durumdur.
Dr.Don Shirley ile çalışmak da herkesin harcı değildir aslında. Oldukça zor adamdır. Sahneye sadece en iyi ve en dayanıklı piyano olan Steinway ile çıkar, her işi planlı, programlıdır. Hatta filmin bir sahnesinde güney ülkelerin birinde piyanonun markası değişik ve içi çöp doludur. Tony bu durumu görüyor ve hemen müdahale ediyor. Sahnenin temizliğinden sorumlu birini çağırıyor ve değiştirmelerini söylüyor. Temizlik görevlisi pek aldırış etmiyor, bunun üzerine Tony adamı tartaklıyor ve hemen istenilen piyano sahnede yerini aldırıyor. Belli bir düzeni vardır ve onu bozamaz. Duyguların ikinci planda olduğu mantık odaklı yaşar. “Daha” onlar için kilit bir kelimedir. Filmde de Tony’nin “beni neden sıkıştırıyorsun?” sorusuna karşılık Dr.Shirley’in “çünkü daha iyisini yapabilirsin” diye karşılık vermesi de buna basit bir örnektir. Dr.Shirley’de kendini sanata ve müziğe adamış, siyahi kimliğinden ötürü oluşan geçmişteki önyargıyı unutturmaya çalışarak, sadece insan olarak değer görmek istemiş kendini ispat etmeye çalışmıştır.
Dr.Don Shirley, en lüks mekanlarda verdiği konserlerde tüm yeteneğini kusursuzca sergiler. Dr. Shirley’i sürekli hor gören, onları dışlayan ABD’nin güney kesimlerinden oluşan dinleyici kitlesi, sadece sanat için kısa bir süreliğine dahi olsa siyahi bir sanatçıya katlanabilmektedirler. Ama her şey sahnede kalır; dışlanma dışarıda yine devam eder.
Filmin sonunda turnenin son ayağı olan Alabama’da Dr. Shirley beyaz insanlarla aynı yerde yemek yemeği istiyor, restaurant tarafından reddediliyor. Tony, olaya el atıyor fakat restaurant tolerans göstermiyor. Dr.Shirley ile bir konuşma yaptıktan sonra son konserini vereceği restaurantı konserini iptal ederek terk ediyor ve en son kendine varmak için giden yolda, rotayı yeniden oluşturmayı başarıyor. Kendi halkından oluşan bir toplulukla hem yemek yiyor hem onlarla eğleniyor hem de onlara ücretsiz bir resital sunuyor; nihayetinde kendisini buluyor.
Filmin son sahnesiyle hem Dr.Shirley’in hem de Tony’in farkında olmadan birbirlerini nasıl etkilediğini ve özlerine döndüğünü görmüş olduk. İkisi de birbirinde anlam bulmuş oldu.
Film ayrıca Toronto film festivalinde ödül almış. Oscar’a aday olma yolunda.. Filmin Oyuncuları da bilindik isimlerden Oscar adayı Yüzüklerin Efendisi film serisinden Yüzük Kardeşliği, İki Kule ve Kralın Dönüşü filmlerindeki Arathorn'un oğlu Aragorn karakterini canlandıran Viggo Mortensen(Tony) diğer başrol oyuncusu ise daha öncede izlediğim Oscar ödüllü Ay Işığı (Moonlight) filmindeki uyuşturucu satıcısı Juan rolündeki Mahershala Ali(Dr.Shirley)dir.
Çok uzun ve filmin içinden spoiler vererek anlattım ama bunları anlatmasam filminde bir anlamı kalmayacaktı. İzlediğim ödüllü filmlerin arasında uzun zamandır aslında dram içeren bir o kadar da güldürüp keyif veren bir film daha izlememiştim. Çok keyifliydi. İzlenmesi gereken film listesinin içerisinde yer almalı.
Tony, evine gelen siyahi ustaların kullandıkları bardakları parmaklarının ucuyla tutup çöpe atacak kadar nefret ediyor zencilerden, siyahi bir patronun emri altında nasıl çalışacağını düşünür ama buna zorunludur çünkü bakmakla yükümlü olduğu ailesi vardır. Tony’nin kaba davranışlarına karşılık, Dr.Shirley’in beyefendi ve kibar tavırlarından ödün vermiyor ve Shirley, Tony’nin inanılmaz kabalığını törpülemeye çalışıyor. Tüm seyahat boyunca karısına hergün mektup gönderme şartıyla karısına yazdığı mektupları zarif birer aşk mektubuna döndürebilecek kadar… Filmin akışını sürükleyen bir kısmı da burası. Çok eğlenmiştim.
Bir insanı tanımanın en iyi şekli onunla yolculuk yapmaktır derler. Her ikisi de önce yola çıkıp, sonra birbirlerine yoldaş oluyor. Filmin afişinde kullanılan turkuaz renginin de bir anlamı varmış; turkuaz açık sözlü, gururlu, yardımsever kişilerin rengi olup değişimi ve dönüşümü temsil edermiş. Yine bu renk, geçmişteki yaşantılardan ders çıkaran, geleceğini o yönde şekillendiren, esnek bir bakış açısına sahip olan kişiler tarafından benimsenirmiş. Bu da küçük bir bilgi olarak dursun.
Yol boyunca onlara eşlik eden bir de kılavuz var, filminde isminden geldiği “green book” yani yeşil rehberde Afro-Amerikalılar için güvenli olan güzergâhları kullanabilmek için “The Green Book” isimli kılavuzdan yardım alırlar. Şoför Tony, güvenli bir yolculuk yapmak adına siyahiler için çizilmiş bu rehberdeki rotaya başvurur. Bu rehberin içinde sadece siyahilerin konaklayabileceği ve yemek yiyebileceği yerler yer alır. Bir otelin hamamında beyaz bir gençle basılıp dayak yerken, yine Tony tarafından kurtarılıyor ve böylelikle Dr.Shirley’in eşcinsel olduğunu öğreniyor.. Filmde dikkat çeken mevzulardan biri de Tony gibi düzensiz yaşayan bir insanın eşine ve çocuklarına sadık olup düzenli bir yuvasının olması imrenilecek bir durumdur.
Dr.Don Shirley ile çalışmak da herkesin harcı değildir aslında. Oldukça zor adamdır. Sahneye sadece en iyi ve en dayanıklı piyano olan Steinway ile çıkar, her işi planlı, programlıdır. Hatta filmin bir sahnesinde güney ülkelerin birinde piyanonun markası değişik ve içi çöp doludur. Tony bu durumu görüyor ve hemen müdahale ediyor. Sahnenin temizliğinden sorumlu birini çağırıyor ve değiştirmelerini söylüyor. Temizlik görevlisi pek aldırış etmiyor, bunun üzerine Tony adamı tartaklıyor ve hemen istenilen piyano sahnede yerini aldırıyor. Belli bir düzeni vardır ve onu bozamaz. Duyguların ikinci planda olduğu mantık odaklı yaşar. “Daha” onlar için kilit bir kelimedir. Filmde de Tony’nin “beni neden sıkıştırıyorsun?” sorusuna karşılık Dr.Shirley’in “çünkü daha iyisini yapabilirsin” diye karşılık vermesi de buna basit bir örnektir. Dr.Shirley’de kendini sanata ve müziğe adamış, siyahi kimliğinden ötürü oluşan geçmişteki önyargıyı unutturmaya çalışarak, sadece insan olarak değer görmek istemiş kendini ispat etmeye çalışmıştır.
Dr.Don Shirley, en lüks mekanlarda verdiği konserlerde tüm yeteneğini kusursuzca sergiler. Dr. Shirley’i sürekli hor gören, onları dışlayan ABD’nin güney kesimlerinden oluşan dinleyici kitlesi, sadece sanat için kısa bir süreliğine dahi olsa siyahi bir sanatçıya katlanabilmektedirler. Ama her şey sahnede kalır; dışlanma dışarıda yine devam eder.
Filmin sonunda turnenin son ayağı olan Alabama’da Dr. Shirley beyaz insanlarla aynı yerde yemek yemeği istiyor, restaurant tarafından reddediliyor. Tony, olaya el atıyor fakat restaurant tolerans göstermiyor. Dr.Shirley ile bir konuşma yaptıktan sonra son konserini vereceği restaurantı konserini iptal ederek terk ediyor ve en son kendine varmak için giden yolda, rotayı yeniden oluşturmayı başarıyor. Kendi halkından oluşan bir toplulukla hem yemek yiyor hem onlarla eğleniyor hem de onlara ücretsiz bir resital sunuyor; nihayetinde kendisini buluyor.
Filmin son sahnesiyle hem Dr.Shirley’in hem de Tony’in farkında olmadan birbirlerini nasıl etkilediğini ve özlerine döndüğünü görmüş olduk. İkisi de birbirinde anlam bulmuş oldu.
Film ayrıca Toronto film festivalinde ödül almış. Oscar’a aday olma yolunda.. Filmin Oyuncuları da bilindik isimlerden Oscar adayı Yüzüklerin Efendisi film serisinden Yüzük Kardeşliği, İki Kule ve Kralın Dönüşü filmlerindeki Arathorn'un oğlu Aragorn karakterini canlandıran Viggo Mortensen(Tony) diğer başrol oyuncusu ise daha öncede izlediğim Oscar ödüllü Ay Işığı (Moonlight) filmindeki uyuşturucu satıcısı Juan rolündeki Mahershala Ali(Dr.Shirley)dir.
Çok uzun ve filmin içinden spoiler vererek anlattım ama bunları anlatmasam filminde bir anlamı kalmayacaktı. İzlediğim ödüllü filmlerin arasında uzun zamandır aslında dram içeren bir o kadar da güldürüp keyif veren bir film daha izlememiştim. Çok keyifliydi. İzlenmesi gereken film listesinin içerisinde yer almalı.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilGözlerim yaşardı.. :)) Minik Sumru'dan böylesine nokta atışlı bir film eleştirisi.✌
YanıtlaSilYazmaya mutlaka devam etmelisin. ✌🏼✌🏼