[Röportaj]


“Doktorluk nasıl bitmeyecek bir meslek ise, halk oyunları da aynı şekilde..” 

     
      Lüleburgaz’da bulunan Yeni Nesil Sanat Merkezi’nin kurucusu, konservatuar mezunu Eren Tolga ŞIRA ile dans hakkında konuştuk. Sizler için yaptığımız bu söyleşide ailelerin tutumundan, ülke geneli dans hakkında ne düşünüyor ve nasıl buralara geldiğinden bahsettik...


  -Sizi tanımak istiyoruz bize kendinizden biraz bahsedermisiniz?
Merhaba, 1990 Kırklareli, Pınarhisar’da doğdum. İlk ve orta Öğretimimi Pınarhisar’da tamamladım. Üniversiteyi ise Sakarya Üniversitesi Devlet Konservartuarı Türk Halk Oyunları bölümünü okudum. Pedagojik formasyonumu yine Sakarya Üniversitesi’nde aldım. 

-Dans (tutkun) etmeye ne zaman, nasıl başladınız? Nereden geliyor bu dans aşkı?
Şimdi şöyle benim babam ve amcam Levent Şıra ve Bülent Şıra Halk Oyunu eğitmenleri, ben babam sayesinde 6 yaşındayken başladım. Eskiler derdi; çocuğun eline ne verirsen büyüyünce de o olur diye. Benim elime davul verdiler. Babamların peşinden bana verdikleri davulu çalarak peşlerinde dolaşıyordum. Bu macera da böyle başlamış oldu.

-Ailenin tepkisi ne oldu?
Ailem kesinlikle bu bölümü okumamı istemedi. Babam beden eğitimi öğretmenliği okumamı istiyordu, annem tarih okumamı istiyordu.

-Dans ruhu aileden gelip, ailenin buna karşı gelmesi şaşırtıcı. Peki nasıl ikna ettin aileni?
İkna etmedim, kendimi inandığım bu yolda ispat ettim. Kazanamayacağımı düşünüyorlardı. Kazandım. Bu yüzden pekte itiraz etmediler.

-Sanat eğitimine ne zaman ve nasıl başladınız?
Konservatuara girdiğimde başladı daha öncesinde böyle bir eğitimim yoktu.

-Dans için illaki yetenek gerekiyor mu?
Ben inanılmaz yetenek gerektiğini düşünmüyorum. Çünkü kendimi de çok yetenekli görmüyorum. Ama çok çalışkan biriyim. Bizim öğretmenimizin bir lafı vardı; “ Yürüyebilen ve uzuvları olan herkes dans edebilir. Ettiremiyorsanız bu sizin kendi probleminiz.” derdi. Çok şanslıyım ki, çok iyi öğretmenlerle çalıştığım için kendimi bu alanda iyi geliştirebildim.

-Kurucusu olduğunuz Yeni Nesil Sanat Merkezi ne zaman kuruldu?
Burası daha önce dernek olarak açılmayı denendi fakat bu son çıkan kanun hükmündeki kararnameler sonucunda bu gibi derneklerin faaliyetleri yapması yasaklandı. Denetlenme açısından o yüzden Milli Eğitim Bakanlığı’nın onayı ile açılması gerektiği söylendi. Kolay olmadı, BİMER üzerinden 3 defa şikayet edenler oldu. Buranın açılmasına engel olanlar oldu. Kim bilmiyoruz, biliyoruz ama bilmiyoruz :) Temmuz- Ağustos gibi niyahetinde açtık. 5 ay gibi bir sürede iyi bir yol katettik.

-Daha çok kadınlar mı yoksa erkekler mi dans eğitimi almaya geliyorlar?
Alana ve bölgeye göre değişiyor. Lüleburgaz için konuşursak, yarı yarıya bir durum söz konusu değil. Kadınlar daha fazla tercih ediyor. Bu alanda kadınlarımız kendilerini daha rahat daha iyi ifade edebiliyorlar..




-Türkiye’de dansa olan istek ve ilgi durumu nedir?
Doğru ellerde başlayamayan bir % 70 ‘lik gibi bir kesim var çocularda. Doğru yerlerde başlayamadıkları için yanlış yönelip ilginin de kaybolmasına neden oluyor. İyi ellerde yetişen %30’nda  olduğunu söyleyebilirim.

 -Daha önce ses getiren bir proje içerisinde yer aldınız mı?
Bu anlamdaki ilk işim Yedirenk Halk Oyunları Gençlik ve Spor Kulübünde oldu. VakSa Türkiye’nin en prestijli halk oyunları yarışmasıydı. Her derneğin giremediği en iyilerin katılabildiği bir yarışmaydı. Ben her zaman söylerim okul bana çok şey kattı ama ben burada söylemeden geçemeyeceğim Tuncay Okyar isminde bir hocam var, o telefon etti. “Evlat böyle böyle bir yarışma var gelir misin?” dedi. 19 yaşında, Tuncay Okyar gibi bir hocanın arayıp bir organizayona bile “gelir misin?” demesine bile gerek yok “gel” diyip telefonu kapatsa koşarsın :) Hocam bana oradan bir şans kapısı açtı ve İstanbul’da dans ettiğim için benim okulum 2 sene uzadı ama yarın böyle bir teklif gelse yarın yine uzatırdım. Çünkü kaybettiğim yani insanların benim kaybettiğimi düşündüğü 2 sene bana hala ekmek kazandırıyor. Ondan sonra konservatuarda okurken ki hala devam ediyor "bu topraklar için” isimli bir proje oldu. Kerem Cenk Yılmaz ile Umut Erdoğan’ın yönettiği çok büyük bir işti güzel bir işti o da. Hayatımdaki ilk  defa bir projenin içinde ki solist rolümü aldım. Çok kapsamlı bir işin solistiydim bu beni çok mutlu etmişti ve 3 sene falan sürdü. Sahnede olmayı sevdiğin zaman ışıklarda sendeyse senden daha mutlusu olmuyor. Ondan sonra Cumhurbaşkanlığı Himayesinde Zümrüd-ü Anka Müzikali başladı. Orada da çok sevdiğim bir hocam  Dinçkal Tunca var.İyi ki de var :) belki de benim normal şartlar altında izlemeye bile gidemeyeceğim bir gösteride bana şans verdi. Bende bu şansı kötü kullanmadım ki 2 sene oldu orasıylada beraberiz. baya turne yaptık. Haliç Kongre Merkezi’nde 6 mayıs 2016 da bu projenin Basına ve camiaya tanıtımı oldu. Ondan sonra Avrupa Turnemiz oldu. Sayamadım ama 20 ülkeye turne yapılmıştır diye düşünüyorum :) Heryerde çok güzel ağırlandık. Ekipteki hemen hemen belki de üçüncü yaş olarak en küçük insan benimdir. Projedeki ablalarım abilerim de çok yol gösteriyorlar bana. Çünkü şöyle bir şey var  bu proje içinde yer aldığım sürece benim ikinci okulum Zümrüd-ü Anka’dır. Sayelerinde başka pencerelerden de bakma fırsatını yakaladım.

-Dans eğitimi almak isteyen ya da bu alanda profesyonel olmak isteyenlerin ailelerine ne tür önerilerde bulunmak istersiniz?
Benim ailemin yaptığı gibi yapmasınlar, karşı çıkmasınlar. Mesela baba mesleği kasap olan bir çocuk, babasından gördüğü ve yetiştiği için kasap işini ileride yapmak istemesi kötü bir şey değildir. Çünkü gördüğü rol model babası. Benimde rol modelim hep babamdı. Ailem bana destek oldu ama ilk aşama çok daha önemlidir. 
Bir de ailelerin bu mesleği boş bir meslek olarak görüyor. Hobi olarak yapılabilir bir iş, 2 ya da 4 yıllık üniversite okuyup dışarıdan sonradan öğrenilip yapılabilir bir iş gibi görüyor. Burada ailelerin atladığı bir şey var onların çocukları 4 senelik mühendislik bitirip 3 senede iş ararken ki bu 7 seneye tekabül ediyor. Ben okulda okuduğum 4 senenin 2. Sınıfında çalışmaya başladım.. Hiç abartmayacağım, mütevazi de olmayacağım bu konuyla alakalı; Doktorluk nasıl bitmeyecek bir meslek ise, herkesin ihtiyacı varsa halk oyunları da aynı şekilde.. 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

[Röportaj]

“D oktorluk nasıl bitmeyecek bir meslek ise, halk oyunları da aynı şekilde..”               Lüleburgaz’da bulunan Yeni Nesil Sana...